27 Şubat 2017 Pazartesi

OLANLAR OLDU-FİLM YORUMU

            

       Senaryosunu Ata Demirer'in kaleme aldığı film, bir Ege kasabası olan Sığacık'ta geçiyor. Yaşı geçmekte olan oğlunun , hala evlenmemiş olmasına üzülen Döndü Hanım ve teknesiyle mavi turlar yapan oğlu Zafer'in hikayesi anlatılıyor.

         



    
     Hem anne hem oğlunu canlandırarak  ikili rolde gördüğümüz Ata Demirer'i kadın kılığında görünce aklıma hemen Kemal Sunal'ın Şabaniye rolü geldi tabiii. Filmdeki bu ikili rol sık sık aynı karede yer almasına rağmen, teknik açıdan o kadar iyi uygulanmış ki herhangi bir eksiklik hissetmiyorsunuz.





        Filmin türü komedi olarak geçiyor ama aşk, komediden ağır basıyor. Bence tam Türk usulü romantik komedi olmuş. Sarhoş adamın sık sık '' Aşksız geçen günlerimi ömürden saymıyorum'' demesi çok hoştu mesela..

         Aşkın yanında görsellikte ön plana çıkıyor filmde. Kış ortasında denizin mavisiyle buluşturuyor bizi yönetmen. Özellikle ortasında incir ağacı büyümüş değirmen manzarasına bayıldığımı söylemeliyim. Sığacık'ın meşhur organik pazarından da görüntüler var elbette. Filmin sonunda bavulumu toplayıp tatile gidesim geldi desem yeridir.

         Konu Ege kasabasında geçen bir hikaye olunca insan ister istemez '' Eyvah Eyvah '' serisiyle kıyaslama yapıyor. Bu kıyas da filmle ilgili beklentiyi yükselterek beğeniyi düşürüyor diyebilirim.

       Kendi halinde mavi turlar yapan Zafer kaptan, setine ara vererek tatile gelmiş ünlü dizi oyuncusu Aslı ile tanışınca neler olacak diye merak ederseniz eğer, Olanlar Oldu..

        Haydi seyire..
   





9 Ocak 2017 Pazartesi

KELEBEK ADASI-KİTAP YORUMU

       Tüyap kitap fuarından aldığım kitap dünyada ilk kez Türkiye’de yayınlandı. Ülkemizde epey bir  okur kitlesine sahip olan Sarah Jio , kitabın başında Türk okurlarına bir mektup yazıp üstüne de kitapta İstanbul ve kebaptan bahsederek okurlarına çok güzel bir jest yapmış.



      Sarah Jio’nun diğer kitaplarında olduğu gibi bu kitabında da ikili anlatım mevcut. 2037 ve 2007 yılları arasında mekik dokuyan bir hikaye çıkıyor karşımıza. Kitabın konusu gerçek bir efsane olan Bermuda Şeytan Üçgeni’nden esinlenerek kaleme alınmış bir kurgudan oluşuyor. Erik ve Charlotte mavi turla balayına çıkmıştır. Charlotte bir kaza sonucu okyanusun ortasında hiç tanımadığı bir adamla teknede baş başa kalmıştır. Günlerce teknede yaşam mücadelesi verdikten sonra adaya düşerler. Buraya kadar olan kısım bana Titanic’i hatırlatırken; buradan sonraki adada yiyecek aramaları, baraka kurmaları, yıllar önce karaya oturmuş bir gemiyi bulmaları gibi detaylar da Lost dizisini hatırlattı.

      E tabi ıssız adaya düşen er kişi ve hatun zamanla birbirlerine aşık olacaktır. Öyle ki sahilde karınca çitleyip, FUSEtea mango içerler. Hatta Maka adında evcil bir kara kedileri bile vardır. Gray karakteri tam aşık olunacak tarzda kaleme alınmış. Soğukkanlı, iradeli, yardımsever, korumacı ve ada şartlarında dahi romantik. Kumsaldaki renkli taşları gizli gizli toplayıp Charlotte için bir hediye yapması mesela. Charlotte adadan kurtulmak için elinden geleni yaparken , Gray geçmişinden kaçmak için burada yerleşik hayata geçmek istiyordur.

     Yiyecek ararken yaralanan Charlotte’nin yarasının hızla iyileşmesi sonucu adanın iyileştirici bir gücü olduğunu keşfederler. Bu iyileştirici güç sayesinde yumurtalığı ve rahmi olmayan Charlotte regl olur hatta hamile kalır. Tabi ne kadar kitabın etkisinde kalsam da akıl ve bilimden uzak olan bu kısım bana inandırıcı gelmedi.

     Sonra bir gün bir tekne adaya vuruyor ve Charlotte okyanusa tek başına bir tekneyle açılmak ile adada Gray’le kalmak arasında seçim yapmak zorunda kalıyor veeee okyanusa açılmayı tercih edip kurtuluyor. Arkadaşımla aramızda ‘sen olsaydın gider miydin kalır mıydın ‘ konusunu epeyce konuştuk. Ben kesinlikle sevdiğim adamın yanında kalmayı tercih ederdim. Bu ıssız bir ada olsa bile. Ölürsem de onunla olayım diye cevap verdim, ille de yaşamakta gözü olmayan birisi olarak. Kurtulduktan sonra eski hayatının yerinde yeller estiğini görür Charlotte. Kocası en yakın arkadaşı ile evlenmiştir. 

     Kitabın arkasında üzerinde düşünmemiz için sorular bulunuyor. Estella’ya ne oldu? sorusu hala kafamda dönmekte mesela. Hızla okunan akıcı bir kitaptı. Bilindik bir kurguya rağmen etkisi altına alıyor hemen insanı. Çok büyük beklenti altına girmeden okumanız tarafımdan tavsiye edilir efenim..