18 Eylül 2016 Pazar

İĞNEADA GEZİSİ

   
      İğneada'ya giden birkaç otobüs firması var. Biz İstanbul Seyahati tercih ettik. Bayrampaşa Otogarda başlayan otobüs yolculuğumuz 4.5 saat sürdü. Tabii otobüs yolculuklarının olmazsa olmazı dilim kek servisi eşliğinde. Yolculuğun son 1.5 saati sık ormanların içinde ilerliyor.




    İğneada Kırklareli'nin Demirköy İlçesine bağlı bir belde. Karadeniz'in en batı ucunda yer alan, uzunluğu neredeyse 20 km ye ulaşan kesintisiz kumsala sahip. Konaklama için denize sıfır oteller mevcut, biz yazlıkta kaldık. Yazlıkçıların alışverişlerini yapabilecekleri Bim, A101, ve Migros Jet var. Özellikle A101 normal konseptinden farklı olarak sayfiye yerine göre uyarlanmış geniş çaplı bir mağaza açmış. Ufak bir cadde ile birleşen İğneada meydanında 2 tane de ekmek fırını var ki, bir tanesinden aldığımız papatya ekmek 3-4 gün bayatlamak nedir bilmedi. Kaldığımız süre boyunca harika kahvaltılar yaptık orman manzarası eşliğindeki balkonumuzda.




            Uzun, geniş ve sakin bir kumsalı var İğneada'nın. Plajları ücretsiz, ziyaretçiler ise genelde çocuklu aileler ve romatizmalarına çare arayan tombul teyzeler. Biz Ağustos ayında gittik. Rüzgarlı havanın şemsiyemizi uçurmasına yenilmeyip daha önceden gelenlerin hazırladığı taşları destek olarak kullandık. İğneada Motel'e yakın bir yere Ser-Yat larımızı yerleştirip denizin keyfini çıkardık. Motelden gelen Trakya müzikleri eşliğinde (Çek Tulumbayı Çek Çek Çeeek :) ) güneşlendik. Hava Akdeniz sahillerindeki gibi deli sıcak olmadığı için terlemeden güneşlenebildik. Deniz mükemmeldi. Ayrıca tertemizdi !!! Gittikçe derinleşen bir kıyı, ki yüzmenin keyfini ancak böyle çıkarabiliyorum. Akdeniz sahillerinde tuzluluk oranından giremediğim denizin acısını çıkardım bol bol. Rüzgarın kumları havada uçuşturduğu günde bile denize girdim. O rüzgarlı karışık havaya rağmen denizin tadını maalesef kelimelerle anlatamıyorum.




             İlk defa orada izlediğim, Engin Çağlar ve Esen Püsküllü'nün başrol oynadığı '' Sen Alın Yazımsın'' filminden ilham alarak bu güzel İğneada Kumsalının adını ''dünyanın en geniş yatağı'' koydum.





             Baget halinde satılan simitlerle önce kendimi :) sonra kumsaldaki güvercinleri besledim. Simit bitince beni yiyecekmiş gibi bakan güvercinlerden korkmadım desem yalan olur. Yazık ki güvercinlerden bir tanesinin ayağı yaralıydı. Umarım başına kötü bir şey gelmeden iyileşir. İğneada Motel'in arkasında hediyelik eşyalar bulabileceğiniz tezgahlar var. Benim için geleneksel hale gelen magnetı tercih ettim hatıra olarak. Ama aklım deniz kabuğundan yapılmış sallanan süslerde kaldı. Onları da evim olunca artık diye düşünüp almayı erteledim. İsteyenler için otellerin longoz ormanlarında 1.5 saatlik ATV turu hizmeti de var.



          Akşamları oturup soluklanabileceğimiz çay bahçelerine uğradık. Benim favorim Dostlar Aile Çay Bahçesi oldu. Salıncaklarına serilip bir güzel limonatalarımızı yudumladık. Canlı müzik yapan yerlerde var ama mekanlar dolu değil. Yalnızca Sude Cafe-Bar işi yürütüyormuş gibi geldi bana.





           Dönüşte '' Peynir Helvası '' aldım aileme. Adettendir. Malkara'da üretilen bu tatlının tadı bir harikaydı. Görünüşüne bakınca önce Balıkesir'in Höşmerim tatlısı gibi sandım fakat alakası yok. Malkara'nın Peynir Helvasını kapışarak yedik adeta.

          Seneye yeniden '' dünyanın en geniş yatağı '' ile buluşabilmek dileğiyle...